Yassıada hukuk faciası yaşandığında henüz olan biteni anlayacak yaşta değildim. Anlayabildiğim tek şey, haksız yere babamı alıp götürdükleri, adına mahkeme denilen bir heyet karşısında topluca yargıladıkları ve 4 sene iki ay hapse mahkum ettikleriydi. Sonrasında Kayseri cezaevi günlerinde bazı şeyleri daha net anlayabilmiştim.

Tahliyeden sonra tekrar Manisa’ya döndüğümüzde henüz ilkokulda olmama rağmen artık iyice olgunlaşmış, kendi çocuk kitaplarımın yanı sıra, babamın kitaplığına da merak sarmıştım. Bu kitaplar çoğunlukla demokrasi, insan hakları, hukuk, adalet, eşitlik temaları işleyen kitaplardı. Fransız İhtilali’nin düşünsel altyapısını hazırlayan Montesquieu, Voltaire, J.J Rousseau, Descartes, Diderot gibi düşünürlerin kitaplarının yanı sıra ünlü davaların hikayeleri de vardı. Tabi felsefi kitapların çoğundan bir şey anlamazdım ama Franz Kafka’nın “Dava” sı, Nürnberg Duruşması, Dreyfüs Meselesi gibi roman tadındaki eserleri anlayabildiğim kadarıyla okumaktan keyif alırdım. En çok ilgimi çekenler ise Yassıada mağdurlarının ve hatta müsebbiplerinin anı kitaplarıydı. En çok da Manisa Milletvekili ve bakanlardan Samet Ağaoğlu’nun kitaplarını beğenir bir çırpıda okurdum.

Samet Ağaoğlu bir kitabında mahkemede geçen bir anısını naklediyordu. Ağaoğlu kendisine yöneltilen suçlamalar arasında bulunan bir kanun tasarısının lehinde oy kullandığı suçlamasına karşılık, anayasal hakkı olan kullandığı oyun rengi suçsa, bu tasarıya oy veren fakat daha sonra DP’den istifa ederek Hürriyet Partisine geçen bir milletvekilinin neden yargılanmadığını soruyor. Mahkeme başkanı, hukuk katili Salim Başol’un verdiği cevap ise çok ilginç:

“Sizi içeri tıkan kuvvet böyle istiyor”

Salim Başol hiç olmazsa işlediği hukuk cinayetini itiraf edebilecek, kararların arkasındaki gücü ifşa edebilecek cesareti gösterebilmişti.

Peki, YSK iptal ettiği İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde aynı zarfta ve aynı sandık kurullarının gözetiminde kullanılan ilçe belediye başkanlıkları ve meclisi seçimlerinin neden iptal edilmediğini izah edebilecek midir? Acaba onlar da tıpkı Salim Başol gibi “ Seçimin iptalini dikte ettiren kuvvet böyle istiyor” diyebilecek cesareti gösterebilecekler midir?

Ne rahmetli babamın ne de herhangi birinin telkini olmadan, çocukluğumdan beri okuduğum kitaplardan edindiğim fikirler ve yaşanan gerçek olaylardan edindiğim tecrübelerle, hukukun, adaletin, demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin olmazsa, olmaz olduğuna, siyasi yönleri ne olursa olsun tüm vatandaşların ve özellikle de aydınların bu ilkelere sahip çıkmaları gerektiğine inandım.

Adaletin verdiği kararlar kamu vicdanında da kabul görmelidir. Görmezse adalete duyulan güven zedelenir. Maalesef adalet geçmişimizde bu kabil olaylar mevcuttur. Tıpkı Yassıada kararları gibi. Tıpkı Önceki Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün işaret ettiği ve YSK kararıyla aynı hissi verdiğini söylediği 367 kararı gibi. Tıpkı Sayın Cumhurbaşkanının okuduğu şiir nedeniyle hapse mahkum edildiği gibi. Tıpkı Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalar gibi. Muhtıra ve darbe dönemlerini hiç telaffuz etmiyorum bile.

Bugün çok farklı şeyler yazmak istemiştim ama YSK kararı hepsinin önüne geçti.

Konumuz İstanbul ve adalet olduğuna göre İstanbul’un fatihi, Yüce Peygamberimizin övgüsüne mazhar olmuş, asırlar önce hak ve adaletin, bilim ve teknolojinin önemine vurgu yapmış, sözleri bugün bile hala geçerliliğini koruyan, çağ kapamış, çağ açmış Fatih Sultan Mehmet Han’ın sözleriyle yazımı tamamlamak istiyorum:

“AKLI ÖLDÜRÜRSEN, AHLAK DA ÖLÜR. AKIL VE AHLAK ÖLDÜĞÜNDE MİLLET BÖLÜNÜR. KADI'YI SATIN ALDIĞIN GÜN ADALET ÖLÜR. ADALETİ ÖLDÜRDÜĞÜN GÜN DEVLET DE ÖLÜR”

Dünyayı ortaçağ karanlığından aydınlığa kavuşturan bu yüce hakanın asırlar önce söylediği bu sözün ne yazık ki bugün bile hala sık sık tekrarlanması gerekiyor. 11. Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ün de söylediği gibi 2007’den bu yana bile ne yazık ki bir arpa boyu ilerleyememişiz.

Hepinize, sağlıklı, huzurlu, adaletli, insan hakları, temel hak ve özgürlüklerinin hasıraltı edilmediği mutlu yarınlar dilerim. Umutsuz olmayın, daima ileriye bakın.

Her şey çok güzel olacak…