Bizim kuşak 20. yüzyıl çocuğudur. Öğrendiğimiz, bildiğimiz, okuduğumuz, bizzat yaşadığımız olumlu, olumsuz hadiseler hep 20. Yüzyılda cereyan etmiştir. Sevdiğimiz, aile büyüklerimizin çoğunu 20. Yüzyılda yitirmiş, aramıza yeni katılan aile bireyleri, akraba, dost, ahbap çocukları, torunlarıyla 20. Yüzyılda tanışmış, çoğunun mürüvvetlerini 20. Yüzyılda görmüşüzdür. Bağımsızlığımızı yeniden 20. Yüzyılda kazanmış, Cumhuriyeti, demokrasiyi, hürriyetleri, çok partili hayatı, çoğulculuğu 20. Yüzyılda kazanmışızdır. Tabi olumsuz hadiselere de 20. Yüzyılda tanık olduk. Darbeler, muhtıralar, kalkışmalar da 20. Yüzyılda yaşandı. Anarşi, terör, kardeş kavgasıyla da 20. Yüzyılda tanıştık. Çok şükür ki; aziz milletimizin sağduyusu ve sarsılmaz iradesiyle bunları aşmayı bildik.

1900’lü yıllar sona erdiğinde garip duygular yaşadık. Milenyum diye bir sözcük eklendi dilimize. Bizler hem iki binyılı hem de iki yüzyılı birden yaşamış nadir bir kuşak olduk. Bütün dünyada ve ülkemizde her yeni yıldan farklı olarak daha görkemli kutlamalarla, dünyanın sayılı meydanlarından canlı yayınlarla, olağanüstü görsel şovlarla karşıladık yeni milenyumu. 21. Yüzyılın gelişi insanlar için umut oldu. İki dünya savaşını içine sığdırmış 20. Yüzyıldan umduğunu bulamayanlar 21. Yüzyıla şevkle, heyecanla, umutla bakıyorlardı.

Peki öyle mi oldu? 21. Yüzyıl umutlara karşılık verebildi mi?

Tamı tamına 20 yıl geçmiş, artık yeni milenyumun 20’li yıllarına eriştik ama geçen binyıldan daha mutlu değiliz. Sizi bilmem ama ben öyle görüyor, öyle düşünüyorum.

Evet! Belki bugün akıllı telefonlarımız sayesinde dünyayı cebimizde taşıyoruz. Düne göre insan hayatını kolaylaştırıcı birçok yenilikler var. Daha geniş yollarda, duble yollarda, daha seri ve daha güvenli araçlarla daha kısa sürede varacağımız yere ulaşıyoruz. Hızlı trenler, metro İster dev AVM’lerde ister internette alışveriş daha kolay. Artık dünyanın neresinde yetişirse yetişsin, paran varsa istediğin her şeyi alıp tüketebiliyorsun. Çocuklar için, gençler için hayat daha kolay. Teknoloji günden güne ilerliyor, hayat daha da kolaylaşıyor. Bütün bunlar, hayatın olağan akışı içerisinde ve belki de çoğu yeni bin yıl içerisindeki kazanımlarımız.

Bunlar elbette güzel şeyler ama son yirmi yılda yaşadıklarımıza baktıkça sevinemiyoruz. Dünyanın dört bir yanında savaşlar, kan ve şiddet almış başını gidiyor. Arakan’da Müslüman soykırımı devam ediyor, Çin’de Sincan Uygur Özerk bölgesinde Müslüman Türklere karşı zulüm ve katliamlar sürüyor. Ortadoğu’da şiddet, terör tavan yapmış. IŞİD belası, YPG, PYD bu milenyumun eseri.

Ya ülkemizde neler oluyor? Ağır ekonomik kriz ve sonraki yıllarda nispi krizler bu milenyumun ilk 20 yılı içinde baş göstermiş, ekonomi giderek bozulmaya yüz tutmuştur.

Önceki binyılın son yıllarında başlayan paralel devlet yapılanması, bu milenyum içinde giderek artan oranda ve arkasındaki siyasi destekle Devletimizin kılcal damarlarına kadar sızmış adeta devleti ele geçirmiştir. Yargı kuşatılmış, emniyet ve askeriyeye sızılmış, devletimizin en mahrem yerlerine kadar ulaşılmıştır. Yetmemiş bu yapı Cumhuriyetimize, devletimize, yüce parlamento ve meşru hükümete karşı hain bir kalkışmaya teşebbüs etmiştir. Ne yazık ki; geçen süreye rağmen hala arkasındaki siyasi desteğe ilişkin somut bir adım atılamamıştır.

Güneydoğu sınırlarımızın ötesinde cereyan eden hadiseler nedeniyle sınırlarımız ciddi tehdide maruz kalmış, 4 milyon üzerinde sığınmacı sırtımıza kambur olarak yıkılmıştır.

Cumhuriyet tarihimizin en yüksek işsizlik oranlarına ulaşılmış, en vahimi ise diplomalı işsizler milyonlara ulaşmıştır.

Kimse farkına bile varmadan Türkiye’de rejim değişmiş, gazi meclisin yetkileri daraltılmış, denetim görevini neredeyse yapamaz hale gelmiştir. Güvenoyu ve gensoru müessesesi kalkmış atanmışlar kabinesi üzerinde halkın temsilcilerinin hiçbir yaptırım gücü kalmamıştır. Cumhurbaşkanının tarafsızlığı ilkesi kalkmış, partili cumhurbaşkanlığı dönemi başlamıştır.

Daha birçoklarını saymak mümkün, işte bu yüzden 21. Yüzyılın ilk yirmi yılından memnun değiliz. 2019 ile birlikte, yirmi yılın sona ermiş olması, 20’li yıllara geçişimiz belki yeni umutlar yeşertecektir.

20’li yılların ilk yılından itibaren önemli günlerin 100. Yıldönümünü kutlayacağız. 23 Nisan 2020 de yüce meclisimizin kuruluşunun yüzüncü yılı. Top seslerinin Ankara’dan duyulduğu günlerde bile en sert tartışmaların yaşandığı, dimdik ayakta kalmasını başarmış gazi meclis maalesef bugün işlevsiz hale getirilmiştir. Umudumuz odur ki; yüzüncü yılında hak ettiği değere ve itibara yeniden sahip olur.

29 Ekim 2023 ise Cumhuriyetimizin yüzüncü yıldönümüdür. Bu aziz millet Cumhuriyetimize ve onun değerlerine sonuna kadar bağlı ve ilelebet yaşatmaya kararlıdır.

Kısacası 20’li yıllardan beklentimiz yüksektir. Dileriz tüm kötülükler 2019’la birlikte geride kalmıştır. Ülkemiz yeniden hak ettiği huzur, refah, saadete kavuşur, sorunları çözülmüş, kutuplaşmanın, iç kavgaların sona erdiği, barış ve kardeşliğin egemen olduğu, hak, hukuk ve adaletin yeniden tesis edildiği, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işler hale getirildiği günlere ulaşılır.

Yeni yılın ve 20’li yılların hayırlara vesile olmasını, diler tüm okuyucularımın yeni yılını kutlarım. Kalın sağlıcakla…