Mutluluk! Uzaktayken gözümü senden alamıyorum. Yanına ulaşabildiğimde ise seni göremiyorum.

Nedir mutluluk?

Kimine göre tezgahındaki tüm simitleri satmak, kimine göre tahlillerinin temiz çıkması, veyahut küçük bir çocuğa verilmiş bir çift ayakkabı mı? Bugün evine dönerken elleri dolu olan bir babanın yüzündeki ifade mi? Hayalini kurduğu arabanın anahtarının elinde olması, ya da tahliye günü gelmiş bir mahkumun sevinci mi? Artık yürüyebileceğini öğrenen bir delikanlının hissettiği duygu? Babası tarafından ilk kez saçı okşanan bir çocuğun mutluluğu mu? Yıllardır anne olmayı bekleyen bir kadının ‘Hamilesiniz! ’ yanıtı mı?

Ne kadar göreceli değil mi? Kimimiz istediğimiz mont indirime girmiş diye sevinirken kimimiz bu kış yakacak odunumuz var diye seviniyor. Ya doyumumuz başka ya yeterliliğimiz…

Daha, daha, daha…

Büyük fotoğrafı göremiyoruz. Mutluluğun bir son kullanma tarihi olsaydı sanırım elde edilince olurdu. O kadar sadece ulaşmaya programlamışız ki kendimizi. Bazen ne aradığımızı bile unutuyoruz. Uzak Doğuda bir ruh bilimci şöyle der: ‘ Neyi çok anarsan hayatında onu çoğaltırsın. Onu davet edersin.’

Bu dizeleri okurken bir dakikalığına durun, düşünün. Mutluluk sebeplerinizi zihninizden bir geçirin. Ve şükredin. Bugünkü sebepleriniz, dünün hayaliydi. Unutmayın.

Ya da bakıştadır mutluluk. Mesela sen bir parkın yanından geçtiğini bile fark etmezken beş yaşındaki bir çocuğun mutluluk sebebi olabilir o park. Mutluluk belki de kovalamaktan bıkmayacağımız bir kuş. Kanatları  her daim açık olan. Ve o güzel gözlerimiz, sürekli o kuşun üzerinde olduğundan, bulunduğumuz diyarlar çoktan geçmiş oluyor. Bence o kuş içimizde. Bizimle beraber kanatlanmak istiyor. Özümüzle ruhumuzla…

Kur’ an-ı Kerim ‘de mutluluk ifadesi geçmez, biliyor musunuz? Kutsal kitapta, mutluluk yerine gönül rahatlığına dair ifadeler bulunmaktadır. Çünkü gönül rahatlığı, mutluluk dediğimiz olgudan çok daha önemlidir. Gönül rahatsa her şey yolundadır. Ne gariptir ki eskiden insanlar güzelliği içlerinde ararlarmış. İç muhakeme yapıp gönül rahatlığına ulaşılırmış. İsterseniz gönlünüzle bir konuşun. Belki de çoktandır sohbetiniz yoktur. Kim bilir, belki de düzeltmeniz gereken yer orasıdır. Gönül eğer bir kafesse, sizin onun kapısını açmanızı bekliyor. Unutmayın. Allah hepinize gönül rahatlığı versin. Görüşmek üzere…