1968’ li yıllardı.

Televizyon yeni yeni giriyordu gümrük kapılarından,

Ülke topraklarına.

Girişi ile törenler, şölenler yapıldı.

Abdestli nine,

Tv de ilk gördüğü donlu adamın

Abdestini bozacağını sanıp, başını örtmeye çalıştı.

Artık ileride,

Vizonteleye  malzeme olacak senaryolar akıllara

Kaydedilmeye başlanmıştı.

 “ Zeki Müren de bizi görecek mi?” Çılgın soruları

Primitif ( ilkel) kafalarda serbestçe dolaşıyordu.

Belediye reis yardımcısı:

" vallah görürse, iyi deel!

Ev halidir gardeşim

İnsan icabında donla geziyor!

Eee! Bütün gün de takım elbisesiynen,

Kravatıynan durulmaz ki yau"

İlk zamanlar çoğu insanın evinde, televizyon yoktu.

Televizyonumuzu,  İstiklal marşı ile açıp

İstiklal marşı ile kapatıyorduk,

Bütün mahallenin ahalisi ile birlikte!

Bizim ev, ev değil sinema salonuydu adeta.

Duvardaki saatin içerisinden dakika başı,

Guguk kuşu yerine,

Çocuklar çıkıp;

Anne karnım acıktı,

Su ver!

Çişim geldi! Diyorlardı.

Odayı aydınlatan avizeden, mahallenin, p… kuruları

Tarzan gibi sarkıyordu!

Annem ve kız kardeşim komşulara

Hizmette kusur etmesinler, diye mutfaktan çıkamıyorlardı!

Babam salon kapısının ardında sıkışıp kalıyordu!

Tv,

Kapanınca, onu oradan “ İngiliz anahtarı” ile kurtarıyorduk

Tüm bunlara karşın

Televizyon gösterimlerinde bir ciddiyet vardı.

Şimdi yemekteyiz programları ile

Kendimizi yiyip tüketmekte,

Kuaförün kim? İle

Saç baş kavga etmekteyiz.

Millet kuru, ekmek soğan yerken

Cevizli, somon tarifi

Harika bir televizyonculuk yayın anlayışı!

Artık kısmet’i, ismet’i

Yatırlarda, katırlarda aramak yok

Tv lier en hasından

Karı-koca bulma yerleri konumunda,

Sen yeter ki konum at!

Şavkımız, şevkimiz söndü.

Tv programları yılgınlığa, yapışkanlığa, sululuğa döndü.

Devlet televizyonu, iktidar kimse onun davulu, zurnası oldu.

Reyting uğruna tv’lerde;

Hacılar, Hocalar,

Karılar,  Kocalar

Translar, Nonoşlar,

Kokoşlar ne arasan var!

Erkin koray’ın; “ ARAP SAÇINA ” döndük!

Arap’ta para, çöl kumu kadar olunca.

Ankara da Arap hayranlığı arttı!

2.boğazda araziler.

Karadeniz de yaylalar.

Bodrumda yatlar.Sakarya da tanklar!

Televizyonlarımız, sosyal hayatımız, siyasi yaşamımız

Sporumuz, ekonomimiz tam bir “ARABESK”

Şarkılarda, “ çöz beni arapsaçı “ desek ide,

Fabrika ayarlarına dönünceye kadar,

“ ARAP SAÇI ” kalacağımız kesin.

Daha doğrusu

“ ARAPLAŞIP, HARAPLAŞIYORUZ!”